6 Nisan 2015 Pazartesi

Anılar Düştü Kağıtlara

Antalya'da bir arkadaşım vardı benim. Çok sıkı dostuz hala görüşürüz ara sıra. Onunla konuştuklarımızı tutup yazmaya kalksam iki cilt roman olur. Neyse... 

Antalya'da karaalioğlu parkı vardır. Bilen bilir. Kıyısına gittin mi falezlerden, tüm Antalya'yı denizle birlikte seyre dalarsın. Ben hayatım boyunca bulunmaktan o kadar huzur duyduğum başka bir yer hatırlamıyorum. Bir gün aradı bu beni. Dört tane bira almış her zaman ki yerimizde beni bekliyormuş. Sesi çok tuhaftı. Telefonu kapattık. Ben işi gücü bıraktım hemen vardım yanına. Gözleri dolmuş bir paket sigaranın da yarısına gelmiş...

-"Ne oldu sana?" dedim.
-"Ayrıldık." dedi. 
-"Neden ayrıldınız?" dedim.
-"Gözlerine baktım beni anlamadı!" dedi.

Bak yemin ederim ben bu sözün üstüne orada hiçbir şey söyleyemeden yaklaşık dört saat oturdum onun yanında. Tek yaptığımız şey ara sıra göz göze gelip anlaşmaktı. O gün orada öğrendim birinin gözüne bakarakta anlaşılabileceğimi.

Bence sevgi bazen böyle bir şey işte, gözlerine bakarsın o seni anlar. Anlamak isterse gerçekten anlar...


31 Mart 2015 Salı

Mide Sancılarım

Üç beş satır şiir kaldı bu sevdanın ardından. Bir kaç tane okkalı söz, sayamadığım kadar da "siktir git" mesajı...
Sen gittin, şairlik kaldı bana. Yaratıcının yazdığı oyundu bu işte. Ben buna "hiçbir şey alıp hiçbir şey sunmak" diyorum laf aramızda.
Çok garip şey ayrılık? İşin aslına bakarsan ayrılık fizyolojik bir olaydır da her nedense kimyasını bozar insanın. 
Ha bir de yemeden içmeden iyice kesildim senden sonra. Oysa Aşk karın doyurmaz dediklerinde inanmamıştım kimseye.
Şimdi... 
Lambadan çıkan cinden dileyeceğim üç şeyin üçü de sen değilsin artık. Tuhaf olan da bu ya sanki ben değildim uğrunda ölümcül duygular taşıyan.
Senin klişe bir sözün vardı ya hani...
"Kadınlar kendilerini güldüren erkekleri sever" derdin hep. O öyle değilmiş...
Kadınlar kendilerini güldüren erkekleri mi sever bilmem de erkek dediğin yalnızca sevdiği kadınla gülmeyi seçer. Durum böyleymiş... 
İlginç. Yaşıyorum ve son yoksun.
Neyse, bu da senin gözüne giren son okkalı sözüm olsun. 






 

29 Mart 2015 Pazar

Aylak Yalnızlıklar -3

Geç kalmaması içindi bütün çabam o bana geç kalırsa.. Neyse, dilim varmıyor.
Şu koskaca dünyada insanın sadece bir kişiyi düşünerek yaşaması ne garip şey değil mi? Tüm bilim insanları beyin denen mucizenin mükemmeliğinden bahsederken ve birilerinin beyinleri dünyayı değiştiren icatlar türetirken benim beynim sadece onunla ilgili hayaller üretiyordu durmadan. Hani beynimizin yüzde dördünü kullanabiliyormuşuz ya sanırım o yüzde dördün hepsi ona aitti. Böyleydi işte...
Geç kalmaması içindi bütün çabam.
Bir kere gözlerime baksa o an tüm hayatım değişebilirdi.
O daha hiç bakmadı gözlerime. Ne acı!
Oysa bir kere baksa kendini bulacaktı gözlerimde.

Ve ben bir kez olsun iyi geceler diyebilmek için kaç kötü gece geçirdim biliyor mu acaba? Diyorum ya geç kalmaması içindi bütün çabam. Hem sigaram da bitti. O ve sigara en büyük bağımlılıklarım. Hani olmadan yaşanmaz dedikleri. İkiside yok, bundan kötü gece mi olur? Aylak bir yalnızım ben. Sağım solum belli olmaz. Bana geç kalırsa eğer... Neyse, şimdi çıkar gelir.
Gelmezse ne mi olur? 
Ne diyordu Kafka?
"Ölümün olduğu bu dünyada, hiçbir şey çok da ciddi değildir aslında." 
















23 Mart 2015 Pazartesi

Bir Garip İktisadi Analiz

"Sen" diye bir şey icat etti gönlüm, olgunlaştın, geliştin ve sonra yok oldun gönlümde. 
"MALların Hayat Seyri Teorisi" işte... 
Oysa ben gözümle görsem inanmazdım gideceğine. 

18 Mart 2015 Çarşamba

Sen Kokar Şiirler...

Çocukluğumun masumiyeti saklı suretinde
Gözlerim gözlerine değdiğinde 
Bedenim cam kırıkları üzerinde
Teninle vücut bulan hayallerimde
Adın filizleniyor yüreğimde
Ve şimdi sen kaplı defterimde
Kalemim sana yazıyor,
Şiirlerim sen kokuyor.



14 Mart 2015 Cumartesi

Aylak Yalnızlıklar-2

Senden sonra hayat, beni, hiç benzemediğim birine dönüştürdü. Aynada gördüğüm bu yüz zihnimden çok daha küçük. Dedim ya benzemiyorum hiç ben bana. Şu meşhur arabeskçinin de dediği gibi "o eski halimden eser yok şimdi". Senden sonra ne mi oldu hayatımda?      -Hiçbir şey olmadı yüzü sudan bile berrak kadın- 
Aslı şudur ki sukûnettir senden sonra bende vücut bulan. 

Susuyorum ve zihnimde yaşatıyorum o küçük ellerini, Ha ama şimdi soracak olsan suretini görmeye cesaretim yok. 
Sokağa çıktığımda birinin sana benzeme ihtimali bile korkutur beni, ürkütür...
Hani "gülmek sana çok yakışıyor" derdin ya
Bilir misin? Aslında senden önce gülmek daha da çok yakışırdı bana.       -Senden öncekiler bilir-  Şimdi ise gülmek, çocukluğumdan bir gürültüdür. Bünyemde yaşama tutunan ne varsa alıp gittin. 

Şimdiki zamanda anlatsam kendimi, ilk kelimem "yorgunum" olurdu. Geçenlerde bir dosta söyledim, yorgunum dedim. "Neden?" diye sordu. "Neden yorgun olduğumu düşünemeyecek kadar yorgunum" dedim. Sonra ikimizde sustuk. Konuşacak bir şey kalmadığından değil, yorgunluktan.

Beni aylak yalnızlığıma bırakıp gittiğinden beri şiirler yazıyorum sana. 
İşte, tam da şuanda, eski ve ahşap bir balıkçı barınağında yeni şiirime kaldırıyorum kadehleri. Lise defterlerime yazdığım akrostiş şiirlere hiç benzemiyor artık yazdıklarım. Eşe dosta sordum yazdıklarımı, çok beğenmişler. Hatta geçenlerde biri nasıl böyle yazabildiğimi sordu. Sanki bir bok olmayı becerebilmişiz gibi övdü durdu beni hem de bana. Sokrates'in bir sözünü çalıp birazcık değiştirerek cevap verdim ona; "Mutlaka bir kadını çok sevin, eğer iyi çıkarsa mutlu olursunuz, kötü çıkarsa şair..." 

13 Mart 2015 Cuma

Sana Dair-4

Hayat kitabımın sayfalarını karıştırıp 
Aşk cümlelerime bakıyorum,

Ve aşk cümlelerimde mana yüklüyorum bütün kelimelere,

En uzun cümlemin en manalı kelimesi takılıyor gözlerime, 

Yani ismin, yani teşbihsiz güzelliğin, yani benim son cümlem, son kelimem!